Ahmet GÖKÇİMEN Andalip’in Yusuf Züleyhası
Özet: Yakup peygamberin on iki oğlu olur.
Yakup, güzellikte dengi olmayan Yusuf’u diğer
çocuklarından daha fazla sever. Onun
diğer çocukları, Yusuf’u kıskanır. Bir gece
Yusuf rüyasında on bir yıldızın ona secde ettiğini
görür. Yusuf rüyasını babasına anlatır.
Yakup peygamber ona, bu rüyayı kardeşlerine
anlatmamasını tavsiye eder. Çocuklardan
Şemgun’un annesi rüyayı
duyar. Oğluna haber verir.
Böylece tüm kardeşler rüyadan
haberdar olur. Onlar,
babalarından Yusuf’u gezdirmek
için izin isterler. Yusuf
da ısrar edince, Yakup peygamber
izin verir. Yusuf gittikten
sonra bir ağaç Yakup’a
oğlunu kırktan sonra ancak
görebileceğini belirtir.
Kardeşler Yusuf’u öldürme konusunda tartışırlar. Bazıları öldürmeyelim, bazıları öldürelim der. Sonunda öldürmek yerine bir kuyuya atarlar. Şeddat adlı bir tacir, kuyunun yanından geçer. Yusuf’u görür ama onu kurtarmaz. Yoluna devam eder. Yusuf’un kardeşleri evlerine gelir, babalarına yalan söyler ve Yusuf’u kurt yedi derler. Yakup, kutlara Yusuf’u sorar. Onlar Yusuf’u yemediklerini ifade ederler. Babalarını ikna edemeyen kardeşler, Yusuf’u yiyen kurdu almaya giderler. Çölde bir kurt yakalayıp, döver; ağzını burnunu kana beleyip alıp gelirler. Yakup, kurda oğlunu sorar. Kurt olan biteni anlatır ve Yusuf’u yemediğini söyler.
Züleyha, Yusuf’u rüyasında görür ve âşık olur. Ardından başka bir rüyada Züleyha, Yusuf’un kendini Mısır’a çağırdığını görür. Züleyha babasından izin alır ve Mısır’a padişah Melik Rıyan’ın yanına gelir. Melik ibn Zagır’ın güzel kölesi tez zamanda Mısır’da duyulur. Padişah, onu görmek için huzuruna davet eder.
Yusuf saraya getirilir. Züleyha da onu görür. Züleyha, padişahtan Yusuf’u satın almasını ister. Padişah, tüccardan Yusuf’u büyük hazineler karşılığında alır ve Züleyha’ya hediye eder. Züleyha, Yusuf’a aşkını bildirir.
Züleyha her fırsatta Yusuf’a kendini sunar ama Yusuf her defasında reddeder. Bir gün Yusuf’u kendisi ile olmaya zorlar. Yusuf kaçar ve Züleyha arkadan gömleğini çekip yırtar. Bu sırada saraydaki vekillerin karıları, Züleyha’yı bir köleye âşık olduğu için ayıplarlar. Züleyha bir gün tertip eder ve o kadınları çağırır. Önlerine elma koyar ve ellerine bıçak verir. Yusuf’u karşılarına çıkarınca hepsi Yusuf’un güzelliğine hayran kalıp parmaklarını doğrar. Yusuf’tan kam almak isterler. Ama Yusuf onları da reddeder. Bunun üzerine birçok fitne ile kadınlar ve Züleyha, padişahtan Yusuf’u zindana atmasını isterler. Padişah onların teklifini kabul eder.
Bir süre zindanda kaldıktan sonra Yusuf, yanındaki arkadaşlarının rüyalarını yorumlar. Onlardan birine zindandan kurtulacağını, diğerine ise asılacağını haber verir. Yusuf zindanda kırk yıl kalır. Sonunda Melik Rıyan bir rüya görür, Kimse bu rüyayı tabir edemez. Zindandan çıkan adamın tavsiyesi ile rüya, Yusuf’a tabir ettirilir. Padişah rüyanın tabirini beğenir ve Yusuf’u zindandan çıkartır. Mısır’ı ve tahtını ona verir. Züleyha ve kadınlardan suçsuzluğunu öğrenir, Yusuf’tan af diler. Yusuf rüyaya göre yedi yıl bolluk ardından yedi yıl da kıtlık olacağını bildiği için hazırlık yapar. Yedi yıl bolluk süresinde bolca erzak ve ürün depolar. Ardından yedi yıl kıtlık baş gösterir. Züleyha ile Yusuf evlenir.
Yakup’un oğulları Mısır’da bir padişahın karşılıksız erzak dağıttığını duyarlar babalarından izin alıp, Mısır’a gelirler. Yusuf kardeşlerini tanır, yüzüne bir perde örter ve kendini onlardan gizler. Onları iyi bir şekilde ağırlar. Bir mektup yazıp onlara verir ve babasına gönderir. Yakup, mektuptan Yusuf’un kokusunu alır. Yakup da Yusuf’un nerede olduğunu soran bir mektup yollar. Yeniden gelen kardeşlerinden İbni Yemin’e Yusuf kendini tanıtır. Altın ölçeği onun yüküne gizleterek, Mısır’da kalmasını sağlar. Kardeşler aldıkları erzakı bırakıp babalarından aldıkları bir mektup ile Mısır’a İbni Yemin’i almaya gelirler. Bu sefer Yusuf kardeşlerine kendini tanıtır. Onlar Yusuf’tan af dilerler. Yusuf, onları bağışlar. Yusuf kardeşleri ile gömleğini babasına yollar ve tüm ailesini Mısır’a davet eder. Yakup gömleği gözlerine sürer ve açılır. Yakup ailesi ile Mısır’a gelir, oğluna kavuşur. Elli yıl Yusuf ile ailesi Mısır’da yaşar. Sonra halktan izin isteyip, Yusuf ile ailesi Kenan’a döner. Önce Yakup, bir süre sonra da Yusuf vefat eder. Züleyha da münacatta bulunur ve kocasından sonra Allah’tan canını almasını niyaz eder. Duası kabul olunur ve Züleyha da ölür.
Yusuf Züleyha’nın
Halk Kültürüne Yaklaştırılması:
Klâsik gelenekte mesneviler beyitler halinde yazılır. Besmele, tevhid, münacat, na’t gibi kısımlarla başlar. Andalip bu geleneği çok iyi bilmesine rağmen hikâyesinde bahsi geçen sıralamaya uymaz. Eserini yazma sebebini şu beyitle belirtir:
“Yusubı sıddıku Züleyhanı sen,
Türki halayıkga kılıp encümen.
Buna göre bir kişi, ondan Yusuf Züleyha kıssasını Türkçe anlatmasını ister. Andalip da teklifi kabul eder. Tanrı’ya niyazda bulunarak eserini yazar. Dolayısıyla mesnevi türünde yer alan sebeb-i te’lif-i kitap ile münacat kısımlarına hikâyesinde yer verirken diğer bilinen sıralamayı dikkate almaz. Şair, bu iki kısımdan sonra halk hikâyesinde olduğu üzere nesirle “emmâ râvıyân-ı ahbâr ve nâkilân-ı âsâr” diyerek kıssayı anlatmaya başlar. Mesnevilerde nesir kısımları pek fazla yer almaz. Ama Andalip’ın hikâyesinde nesir kısımları oldukça fazladır. Bu nesirlerde şair konuyu anlatmakla kalmaz, aynı zamanda kahramanlarını da konuşturur. Yani konuşma metinlerinde sadece şiirler vermekle yetinmez. Bunun yanında nesre de başvurur. Bu bakımdan da Andalip mesnevi nazım şeklinin kalıplarından uzaklaşır.
Andalip, eserinin içerisinde birçok Türk dünyası şairinin yaptığı gibi klâsik şiirin değişik nazım şekillerine yer verir. Diğer bir deyişle mesnevi nazım şeklinde olduğu üzere sadece beyitlerle kıssayı anlatmaz. Bazen gazel, murabba ve muhammes gibi nazım şekilleriyle kahramanlarını konuştururken, bazen de halk şiirinin en bilinen nazım şekli koşmadan yararlanır. Bu sebeple hem klâsik hem de halk şiirinin nazım şekillerini bir arada kullanır. Klâsik şiirin dili ve nazım şekilleriyle yetinmeyip, halk şiirine ve anlatım tarzına yer vermesinde kıssanın muhataplarınca anlaşılması ve halka hitap etmesinin amaçladığı sezilmektedir.
Andalip’ın Yusuf Züleyhası’nın önemli bir tarafı da muhtevaya ilâve ettiği çeşitli kısa hacimli ve tamamlayıcı hikâyelerdir. Özellikle Yusuf’un doğumu ve kuyuya atılması esnasında yaşanan olaylara kıssanın aslında olmayan yeni motifler ekler. Yakup Peygamber’in bir ağaçla konuşması ve ağacın Yusuf’tan ayrılacağına işaret etmesi buna örnek gösterilebilir.
Yusuf Züleyha; Türk, Arap ve Fars edebiyatlarında sıklıkla işlenir. Süle Fakih, Rabguzî, Hamdî ve Molla Camî başta olmak üzere birçok şairin kaleminden geçen kıssa, Türkmen edebiyatında en güzel biçimde Andalip tarafından yazılır. Andalip, Yusuf Züleyha eserini halka anlayabileceği bir üslupla sunar. Eserini klâsik gelenekten uzaklaştırarak, halk kültürüne yaklaştırır. Bu sebeple hem nazım şeklinde hem de muhtevasında yukarıda anlatılan değişiklikleri yapar. Böylece birçok savaş ve talanla dağılan halkının moralini ve dikkatini sevgiye ve aşka çekmeye çalışır ve düzletmeye gayret eder.
Faydalanılan Kaynaklar:
»» Devamı Kardeş Kalemler 54. sayıda...
Kardeşler Yusuf’u öldürme konusunda tartışırlar. Bazıları öldürmeyelim, bazıları öldürelim der. Sonunda öldürmek yerine bir kuyuya atarlar. Şeddat adlı bir tacir, kuyunun yanından geçer. Yusuf’u görür ama onu kurtarmaz. Yoluna devam eder. Yusuf’un kardeşleri evlerine gelir, babalarına yalan söyler ve Yusuf’u kurt yedi derler. Yakup, kutlara Yusuf’u sorar. Onlar Yusuf’u yemediklerini ifade ederler. Babalarını ikna edemeyen kardeşler, Yusuf’u yiyen kurdu almaya giderler. Çölde bir kurt yakalayıp, döver; ağzını burnunu kana beleyip alıp gelirler. Yakup, kurda oğlunu sorar. Kurt olan biteni anlatır ve Yusuf’u yemediğini söyler.
Züleyha, Yusuf’u rüyasında görür ve âşık olur. Ardından başka bir rüyada Züleyha, Yusuf’un kendini Mısır’a çağırdığını görür. Züleyha babasından izin alır ve Mısır’a padişah Melik Rıyan’ın yanına gelir. Melik ibn Zagır’ın güzel kölesi tez zamanda Mısır’da duyulur. Padişah, onu görmek için huzuruna davet eder.
Yusuf saraya getirilir. Züleyha da onu görür. Züleyha, padişahtan Yusuf’u satın almasını ister. Padişah, tüccardan Yusuf’u büyük hazineler karşılığında alır ve Züleyha’ya hediye eder. Züleyha, Yusuf’a aşkını bildirir.
Züleyha her fırsatta Yusuf’a kendini sunar ama Yusuf her defasında reddeder. Bir gün Yusuf’u kendisi ile olmaya zorlar. Yusuf kaçar ve Züleyha arkadan gömleğini çekip yırtar. Bu sırada saraydaki vekillerin karıları, Züleyha’yı bir köleye âşık olduğu için ayıplarlar. Züleyha bir gün tertip eder ve o kadınları çağırır. Önlerine elma koyar ve ellerine bıçak verir. Yusuf’u karşılarına çıkarınca hepsi Yusuf’un güzelliğine hayran kalıp parmaklarını doğrar. Yusuf’tan kam almak isterler. Ama Yusuf onları da reddeder. Bunun üzerine birçok fitne ile kadınlar ve Züleyha, padişahtan Yusuf’u zindana atmasını isterler. Padişah onların teklifini kabul eder.
Bir süre zindanda kaldıktan sonra Yusuf, yanındaki arkadaşlarının rüyalarını yorumlar. Onlardan birine zindandan kurtulacağını, diğerine ise asılacağını haber verir. Yusuf zindanda kırk yıl kalır. Sonunda Melik Rıyan bir rüya görür, Kimse bu rüyayı tabir edemez. Zindandan çıkan adamın tavsiyesi ile rüya, Yusuf’a tabir ettirilir. Padişah rüyanın tabirini beğenir ve Yusuf’u zindandan çıkartır. Mısır’ı ve tahtını ona verir. Züleyha ve kadınlardan suçsuzluğunu öğrenir, Yusuf’tan af diler. Yusuf rüyaya göre yedi yıl bolluk ardından yedi yıl da kıtlık olacağını bildiği için hazırlık yapar. Yedi yıl bolluk süresinde bolca erzak ve ürün depolar. Ardından yedi yıl kıtlık baş gösterir. Züleyha ile Yusuf evlenir.
Yakup’un oğulları Mısır’da bir padişahın karşılıksız erzak dağıttığını duyarlar babalarından izin alıp, Mısır’a gelirler. Yusuf kardeşlerini tanır, yüzüne bir perde örter ve kendini onlardan gizler. Onları iyi bir şekilde ağırlar. Bir mektup yazıp onlara verir ve babasına gönderir. Yakup, mektuptan Yusuf’un kokusunu alır. Yakup da Yusuf’un nerede olduğunu soran bir mektup yollar. Yeniden gelen kardeşlerinden İbni Yemin’e Yusuf kendini tanıtır. Altın ölçeği onun yüküne gizleterek, Mısır’da kalmasını sağlar. Kardeşler aldıkları erzakı bırakıp babalarından aldıkları bir mektup ile Mısır’a İbni Yemin’i almaya gelirler. Bu sefer Yusuf kardeşlerine kendini tanıtır. Onlar Yusuf’tan af dilerler. Yusuf, onları bağışlar. Yusuf kardeşleri ile gömleğini babasına yollar ve tüm ailesini Mısır’a davet eder. Yakup gömleği gözlerine sürer ve açılır. Yakup ailesi ile Mısır’a gelir, oğluna kavuşur. Elli yıl Yusuf ile ailesi Mısır’da yaşar. Sonra halktan izin isteyip, Yusuf ile ailesi Kenan’a döner. Önce Yakup, bir süre sonra da Yusuf vefat eder. Züleyha da münacatta bulunur ve kocasından sonra Allah’tan canını almasını niyaz eder. Duası kabul olunur ve Züleyha da ölür.
Yusuf Züleyha’nın
Halk Kültürüne Yaklaştırılması:
Klâsik gelenekte mesneviler beyitler halinde yazılır. Besmele, tevhid, münacat, na’t gibi kısımlarla başlar. Andalip bu geleneği çok iyi bilmesine rağmen hikâyesinde bahsi geçen sıralamaya uymaz. Eserini yazma sebebini şu beyitle belirtir:
“Yusubı sıddıku Züleyhanı sen,
Türki halayıkga kılıp encümen.
Buna göre bir kişi, ondan Yusuf Züleyha kıssasını Türkçe anlatmasını ister. Andalip da teklifi kabul eder. Tanrı’ya niyazda bulunarak eserini yazar. Dolayısıyla mesnevi türünde yer alan sebeb-i te’lif-i kitap ile münacat kısımlarına hikâyesinde yer verirken diğer bilinen sıralamayı dikkate almaz. Şair, bu iki kısımdan sonra halk hikâyesinde olduğu üzere nesirle “emmâ râvıyân-ı ahbâr ve nâkilân-ı âsâr” diyerek kıssayı anlatmaya başlar. Mesnevilerde nesir kısımları pek fazla yer almaz. Ama Andalip’ın hikâyesinde nesir kısımları oldukça fazladır. Bu nesirlerde şair konuyu anlatmakla kalmaz, aynı zamanda kahramanlarını da konuşturur. Yani konuşma metinlerinde sadece şiirler vermekle yetinmez. Bunun yanında nesre de başvurur. Bu bakımdan da Andalip mesnevi nazım şeklinin kalıplarından uzaklaşır.
Andalip, eserinin içerisinde birçok Türk dünyası şairinin yaptığı gibi klâsik şiirin değişik nazım şekillerine yer verir. Diğer bir deyişle mesnevi nazım şeklinde olduğu üzere sadece beyitlerle kıssayı anlatmaz. Bazen gazel, murabba ve muhammes gibi nazım şekilleriyle kahramanlarını konuştururken, bazen de halk şiirinin en bilinen nazım şekli koşmadan yararlanır. Bu sebeple hem klâsik hem de halk şiirinin nazım şekillerini bir arada kullanır. Klâsik şiirin dili ve nazım şekilleriyle yetinmeyip, halk şiirine ve anlatım tarzına yer vermesinde kıssanın muhataplarınca anlaşılması ve halka hitap etmesinin amaçladığı sezilmektedir.
Andalip’ın Yusuf Züleyhası’nın önemli bir tarafı da muhtevaya ilâve ettiği çeşitli kısa hacimli ve tamamlayıcı hikâyelerdir. Özellikle Yusuf’un doğumu ve kuyuya atılması esnasında yaşanan olaylara kıssanın aslında olmayan yeni motifler ekler. Yakup Peygamber’in bir ağaçla konuşması ve ağacın Yusuf’tan ayrılacağına işaret etmesi buna örnek gösterilebilir.
Yusuf Züleyha; Türk, Arap ve Fars edebiyatlarında sıklıkla işlenir. Süle Fakih, Rabguzî, Hamdî ve Molla Camî başta olmak üzere birçok şairin kaleminden geçen kıssa, Türkmen edebiyatında en güzel biçimde Andalip tarafından yazılır. Andalip, Yusuf Züleyha eserini halka anlayabileceği bir üslupla sunar. Eserini klâsik gelenekten uzaklaştırarak, halk kültürüne yaklaştırır. Bu sebeple hem nazım şeklinde hem de muhtevasında yukarıda anlatılan değişiklikleri yapar. Böylece birçok savaş ve talanla dağılan halkının moralini ve dikkatini sevgiye ve aşka çekmeye çalışır ve düzletmeye gayret eder.
Faydalanılan Kaynaklar:
- Andalip, Leyli Mecnun, (Hazırlayanlar: A. Ulugberdiyev, B. Ahundov), Türkmen Devlet Neş., Aşgabat, 1956.
- Andalip, Saylanan Eserler, (Hazırlayanlar: A. Ulugberdiyev, B. Ahundov), Türkmen Devlet Neş., Aşgabat, 1963.
- Andalip, Leyli Mecnun, Yusup Züleyha, Babarövşen, Zeynelarap; (Hazırlayanlar: A. Mulkamov, G. Nazarov, M. Çarıyev, O. Maşayeva, A. Nuryagdıyev), Türkmenistan Neş., Aşgabat, 1992.
»» Devamı Kardeş Kalemler 54. sayıda...
+ نوشته شده در سه شنبه ۱۳۹۱/۰۴/۲۰ ساعت 6:15 توسط محمد قجقی
|